OMUZ EKLEMİ AĞRISI NEDEN OLUŞUR?
Bariz travma (kırık-çıkık vb) dışında, omuz ekleminde ağrı ile seyreden problemleri belli ana alt guruplara ayırabiliriz:
1-İnstabilite: Gevşeklik veya sağlam olmama/ güvenli hissetmeme olarak açıklanabilecek durumlar bu başlık altında toplanabilir. Omuz eklemi sıklıkla çıkıyor olabilir veya kişi bazı hareketlerde omuz eklemi çıkacakmış gibi güvensiz hissedebilir. Bu durum travma sonrası; yani omuz ekleminin bir kez çıkması ile başlayabilir (yer etmesi!) veya omuz ekleminin zaten var olan alt yapı sıkıntıları ile kendiliğinden de başlayabilir (resim 1). Bu probleme sahip hastalar hikâye ve fizik muayene sonrası iki alt guruba ayrılırlar. Kısaca özetlenir ise bir gurupta (TUBS) cerrahi tedavi yöntemleri oldukça başarılı iken diğer gurupta (AMBRI) fizik tedavi ve rehabilitasyon yöntemleri ile tedaviye başlanması daha uygun bir seçenek olarak görülmektedir.
2- Attricion: Kabaca aşınma, yıpranma veya sıkışma gibi isimlerle adlandırabileceğimiz bu gurupta temel sorun omuz eklemi çevresindeki bazı yapıların, omuzun hareketini sağlamaya çalışan tendonları (kiriş) aşındırmasıdır (resim 2). Bu sıkıntı yapısal olabilir. Yani omuz eklemini korumaya çalışan kemik kemer (akromion) doğuştan diğer kişilerden farklı olarak (tip 3) tendonları sıkıştırmaya meyilli bir yapıda olabilir. Zaman içerisinde, kullanıma bağlı ortaya çıkan değişiklikler de bu sıkıntıların oluşmasına neden olabilir.
Bu tip sıkıntılara genel olarak impingement (sıkışma) adı verilmektedir. Omuz eklemindeki tendonları koruma görevi üstlenen ve arabalardaki hava yastığına benzetebileceğimiz bursa adlı doku şişerek kalınlaşabilir ve tendonlara baskı yapmaya başlayabilir (evre 1 impingement). Daha sonraki aşamada kalınlaşmış bursa dokusu ve sonradan oluşan kemik çıkıntı (osteofit) tendonları sıkıştırmanın yanında aşındırmaya da başlar (evre 2 impingement). Bu tendonlar omuzu döndürmeye ve yukarı kaldırmaya çalışan tendonlardır ve rotator cuff (rotator manşet) olarak adlandırılırlar. Tendonların buna benzer mikro-travmalar sonrası moleküler düzeyde yapısal değişikliklere uğraması ve kalitesizleşmesine genel bir kavram olarak tendinit adı verilmektedir. Bir sonraki aşamada ise yıpranan ve kalitesi düşen tendonlarda yırtıkların oluştuğu gözlenir. Buna rotator manşet yırtığı adı verilir. Manşeti oluşturan tendonlardan en sık yırtılma gözleneni supraspinatus olduğu için bazı kaynaklarda supraspinatus tendiniti-yırtığı deyimlerini de görebilirsiniz.
Bursit, impingement, supraspinatus tendiniti gibi değişik isimler verilen hastalığın erken aşamasında (evre 1 ve 2) genellikle rehabilitasyon, ve/veya çeşitli ilaçların (kortizon v.b) enjeksiyonu ile tedavi yoluna gidilir. Bu evrede bazen tendonun içinde kireç birikebilmektedir. Buna kalsifik (kalsifiye) tendinit adı verilmektedir (video, operasyon odası).
Bir sonraki aşamada (rotator manşet yırtığı) temel tedavi, cerrahi yöntemle yırtığın yerine dikilmesidir. Cerrahi tedavi sonrasında en önemli sorun tekrar yırtılma gözlenmesidir. Bu yöntem açık veya kapalı olarak uygulanabilir. Kapalı olarak bilinen yöntem artroskopik cerrahi olarak adlandırılmaktadır. Bu uygulamada ekleme optik kamera ile ulaşılır. Eklemde oluşan sorun gözle görülür, video kaydı yapılır. Sorunun türüne göre birkaç yardımcı giriş deliği daha açılarak cerrahi işlem uygulanır. Açık cerrahi ve artroskopik cerrahi sonuçlarının karşılaştırıldığı birçok yayın mevcuttur. Genel kanı olarak artroskopik cerrahi sonuçlarının en az açık cerrahi sonuçları kadar iyi olduğu belirtilmektedir.
3-Hareket kısıtlılığı: Omuz ekleminde gözlenen üçüncü temel patoloji hareket kısıtlılığı oluşmasıdır. Yukarıda belirtilen problemler nedeni ile oluşan ağrıya karşı vücut bazen bir savunma mekanizması geliştirerek eklemin hareketini kısıtlayabilir. Bazen de sebebi tespit edilemeyen şekilde hareket kısıtlılığı oluşur. Temel olarak eklemi çevreleyen zarın (kapsül ve sinovya) daralıp büzüştüğü gözlenir. Buna ‘frozen shoulder’ donuk omuz adı verilmektedir. Tedavide rehabilitasyon, anestezi altında manipüle etmek veya cerrahi uygulanmaktadır.
“Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.”